GYİAD 3. Aile Şirketleri Konferansı “Aile Şirketlerinde Uzlaşı Kültürü ve Aile İçi Girişimcilik” konusuyla 7 Mart 2017 tarihinde 08:00 – 16:00 saatleri arasında Four Seasons Hotel Bosphorus’da gerçekleşti.
“Aile Şirketlerinde Uzlaşı Kültürü ve Aile İçi Girişimcilik” başlıklı konferansta Arıkanlı Holding şirket ortağı Ebru Arıkan soruları cevapladı. Ebru Arıkan, aile sirketlerin de duygusal enerjilerin cozumlenmesi ile koruyucu hukuk’ un önemine vurgu yaptı.
- Aile ve şirket (ler)’iniz’in kuruluş ve gelişimini paylaşır mısınız? Değerli babanız İbrahim Arıkan’ın öncülük ettiği ve miras bıraktığı değerler neler oldu?
- Aile şirketlerinde uzlaşı ve iletişim deyince sizce neyi anlamalıyız? (Aileyi ilgilendiren ortak değerlerde uzlaşı, bırakılacak ortak değerde uzlaşı, her bir bireyin anlamlı, mutlu işini ve katkısını bulmasında ortak hareket anlayışı ve bu gibi?). Uzlaşı & iletişim aile şirketlerinin ve varlığının gelişiminde neden önemli?
- Aile yönetişimi için önerileriniz nelerdir?
- Aile yönetişimi ve kurumsal yönetişim ( Aile sistemi dinamikleri ve şirket dinamikleri arasındaki balans) açısından önemli gördüklerinizi paylaşabilir misiniz?
- Katılımcılarımızla paylaşmak istediğiniz ana mesajlarınız ve panel çıktıları nelerdir?
- Sevgili Babam’ın bize bıraktığı en önemli miras onur ve gurur oldu!Hayata değer katmayı önemserdi. Vizyonerdi. Liderdi. Girişimciydi. Ülkemizi birçok ilklerle buluşturmuştur.Yetiştirdiği öğrencileriyle, yarattığı markalarıyla, yarım asıra yakın bir dönem topluma hizmet ve öncülük etmiştir.Sevgili Babamı geçen sene kaybettik.Anma törenini hazırlarken arşive girme ihtiyacım oldu. 1972 Yılında sektöründe bir ilk olan MEF dershanelerinin belgelerini buldum. O yıllarda dahi şirket amacının, hedefinin, değerlerinin ve de kadroların yetkinliklerinin ve hatta ilk defa kurulacak olan birimlerin amaçlarının yazılmış olduğunu gördüm.Aynı kurumsal ve profesyonel anlayış ile 1982 yılında yine sektöründe bir ilk olan Yurtiçi Kargo’yu kurmuştur. MEF markamız gibi; yarım asırlık bir geleneğin devamı olarak, bugün Holding bünyesinde 13.000 çalışanıyla, kurucusunun izinde, ülkesine hizmet etmektedirler.Duayen eğitimci Sevgili Babam, okulu olmayan bir köyde doğmuş, yokluk ve zorluklar içerisinde hayata başlamıştır. Mücadeleciydi. İletişim ve uzlaşı ustasıydı. Uzmanlığa değer verirdi.Sn. Nuran ÇAKMAKCI bir yazısında, ‘Kan bağı olmayan aile yaratan adam’ demiştir, babam için. Sevgili Babam, patronum, hiç kimseyi geride bırakmazdı. Adaletliydi. Ve her daim iyi kalmayı başarabilirdi.Bizlerin üzerine düşen bu bayrağı daha yükseğe taşımaktır.
- Aile şirketlerinde sağlıklı uzlaşı ve iletişim denildiğinde benim anladığım;Aile dinamikleri sistemi ile işletme sisteminin dinamikleri arasında bir balans olması gerekliliğidir.Kısaca sizi yeryüzündeki ilk aileye götürmek istiyorum;Bilindiği üzere Habil ve Kabil, Adem ve Havva’nın ikiz çocuklarıdır. Habil hayvancılıkla, Kabil tarım ile uğraşmaktadır.Tanrıya adak sunmaları beklenir. Habil’in adağı kabul görür. Kabil’in adağı reddedilir. Tanrı Kabil’i daha iyisini yapabilmek adına uyarmıştır.Ancak Kabil topyekün rededildiğini düşünür.Habil’in tanrının favorisi olduğuna inanır.Stress ve kaygısı ile baş edemez ve sen olmasaydın bunların hiçbiri olmazdı diyerek, kardeşini öldürür.Bu trajik sonla biten hikayede;
- Ortak amaç ve değerlerde buluşulamadığını,
- Rekabet yerine işbirliğine ihtiyaç olduğunu,
- Aksiyonun rasyonalize edilemediğini yani duygusal enerjinin dönüştürülememiş olduğunu görüyoruz.
- Aile şirketlerinde sağlıklı uzlaşı ve iletişim denildiğinde benim anladığım;Aile dinamikleri sistemi ile işletme sisteminin dinamikleri arasında bir balans olması gerekliliğidir.Kısaca sizi yeryüzündeki ilk aileye götürmek istiyorum;Bilindiği üzere Habil ve Kabil, Adem ve Havva’nın ikiz çocuklarıdır. Habil hayvancılıkla, Kabil tarım ile uğraşmaktadır.Tanrıya adak sunmaları beklenir. Habil’in adağı kabul görür. Kabil’in adağı reddedilir. Tanrı Kabil’i daha iyisini yapabilmek adına uyarmıştır.Ancak Kabil topyekün rededildiğini düşünür.Habil’in tanrının favorisi olduğuna inanır.Stress ve kaygısı ile baş edemez ve sen olmasaydın bunların hiçbiri olmazdı diyerek, kardeşini öldürür.Bu trajik sonla biten hikayede;
- AİLE YÖNETİŞİMİ İLE İLGİLİ ÖNERİLERİM;Aile bireylerinin davranışlarını doğru tahlil etmek ihtiyacı vardır.Aile içerisinde davranışlar gelişi güzel değildir, DÖNGÜSELDİR.Davranışları besleyen duygular nelerdir bulmak, Duygusal Enerjiyi çözümleyebilmek ve dönüştürmek adına önemlidir. Bunun için de birlikte vakit geçirmek gerekir.Aracıları ortadan kaldırmak iyi bir fikirdir.Duygusal Enerjiyi çözümleyebilmek adına genogram kullanılabilir.Bu yolculuğa başlamak için basit bir araçtır.Her daim uzman görüşlerinden yararlanma ihtiyacının olduğunun da altını çizmek isterim.Başarılı olmak için yöntemlerimizi sağlam kriterlere oturtmaya ve şirketlerimizde olduğu gibi aile içinde de sistemli bir yaklaşıma ihtiyaç vardır.
- AİLE YÖNETİŞİMİ VE KURUMSAL YÖNETİŞİM AÇISINDAN EN ÇOK ÖNEMSEDİĞİM KONU;BAŞIMIZA HİÇBİR ŞEY GELMEYECEKMİŞ GİBİ YAŞIYORUZ!Bilindiği üzere sürdürülebilirlik, risk faktörlerinin düzenli izlenmesi ile mümkündür.Buda günümüz çok değişkenli dünyasında hiç de kolay değildir.Riskleri bilmek ayrıdır, risklere maruz kalmak ise uzmanlık konusudur.Bu noktada KORUYUCU HUKUK’ un öneminden bahsetmek istiyorum.Biliyoruz ki; Aile şirketlerinde işler genellikle resmiyetten uzak yürütülmeye çalışılmaktadır.Aile bireyleri resmiyetle trajik bir olay sonunda karşılaştıklarında, henüz acılarını dahi yaşayamadan bir takım ailevi, işletsel ve hukuksal baskılar altına girebiliyorlar.Bireysel menfaat ve hırsların ön plana çıkmasıyla uzlaşı ortamı oluşturulamıyor.Şirket içerisinde sahiplenmek yerine egemen olmaya çalışan bir güç de var olabiliyor.Burada aile sistemi dinamiklerinin sahiplenilmesine daha fazla ihtiyaç oluyor.Aslında, birleştirici olabilecek Hukuki zemin önemli oluyor.Basit hukuki tedbirler ile uzlaşı sağlanabilecek iken kişiler ve kurumlar belirsizliklere karşı korumasız kalabiliyorlar.İşin ilk başında bilinçli davranmak, Kurumsallaşma yolunda hukuki çözümler üretmek, şirketi ve şirket paydaşlarını korumak adına önemli olabiliyor.Ben hukukçu değilim ama birkaç örnekle açmak istiyorum.Mesela, son zamanlarda aklımı kurcalayan Soru; Başıma bir şey gelse Vasi mi atayabilir miyim?Bilindiği üzere vasi; kısıtlının tedavisinden ziyaretçilerine, Banka hesaplarından kasalarına, şirket hisselerini satmaya, genel kurullarda kısıtlı adına oy kullanmaya kadar yetkili oluyor.Avukatımı aradığımda bu soru ile ilk kez karşılaştığını, yasal olarak bir engel olmadığını, gerekçeli bir irade beyanında bulunulabileceğini ancak mahkemenin kabul etme zorunluluğunun olmadığını öğrendim.Burada görüyoruz ki; Aile anayasalarımız ne kadar iyi hazırlanmış olursa olsun, hukukun üstünlüğü karşısında hükümsüz kalabiliyor. Aile anayasaları bir iyi niyet anlaşmasıdır. Sürdürülebilinirlik karşısında yeterli olamayabiliyor.Örnek; Vasi kısıtlı adına genel kurulda oy kullanırken diğer aile bireylerini yönetimden uzaklaştırmak isteyebiliyor. Bir arkadaşımın deyimi ile İşsiz güçlüler kervanına bir kişi daha eklenmiş olabiliyor. Bu karara muhalefet etmenin çok katı şekil ve kuralları var.Bu ve benzer sebeplerden, şirket genel kurullarına avukat ile katılınmasını önemsiyorum.Bazı olasılıkları daha sıralamak istiyorum;
- Şirketlerde gerekmediği halde sermaye artırımı yapılabiliyor ve hisse paylarınız bir anda yüzde değerlerden binde değerlere düşebilir,
- Rüçhan hakkınızı kullanmanız engellenebilir,
- Bilgi alma hakkınız engellenebilir,
- Muvazaalı satışlar gündeme gelebilir,
- Şirketler birleştirilebilinir, bölünebilir, şekil değiştirebilir,
- Yönetim Kurulu, ücret ve huzur haklarıyla örtülü kazanç elde edilirken, kar dağıtımı yapılmaması kararı alınabilir.
- AİLE YÖNETİŞİMİ VE KURUMSAL YÖNETİŞİM AÇISINDAN EN ÇOK ÖNEMSEDİĞİM KONU;BAŞIMIZA HİÇBİR ŞEY GELMEYECEKMİŞ GİBİ YAŞIYORUZ!Bilindiği üzere sürdürülebilirlik, risk faktörlerinin düzenli izlenmesi ile mümkündür.Buda günümüz çok değişkenli dünyasında hiç de kolay değildir.Riskleri bilmek ayrıdır, risklere maruz kalmak ise uzmanlık konusudur.Bu noktada KORUYUCU HUKUK’ un öneminden bahsetmek istiyorum.Biliyoruz ki; Aile şirketlerinde işler genellikle resmiyetten uzak yürütülmeye çalışılmaktadır.Aile bireyleri resmiyetle trajik bir olay sonunda karşılaştıklarında, henüz acılarını dahi yaşayamadan bir takım ailevi, işletsel ve hukuksal baskılar altına girebiliyorlar.Bireysel menfaat ve hırsların ön plana çıkmasıyla uzlaşı ortamı oluşturulamıyor.Şirket içerisinde sahiplenmek yerine egemen olmaya çalışan bir güç de var olabiliyor.Burada aile sistemi dinamiklerinin sahiplenilmesine daha fazla ihtiyaç oluyor.Aslında, birleştirici olabilecek Hukuki zemin önemli oluyor.Basit hukuki tedbirler ile uzlaşı sağlanabilecek iken kişiler ve kurumlar belirsizliklere karşı korumasız kalabiliyorlar.İşin ilk başında bilinçli davranmak, Kurumsallaşma yolunda hukuki çözümler üretmek, şirketi ve şirket paydaşlarını korumak adına önemli olabiliyor.Ben hukukçu değilim ama birkaç örnekle açmak istiyorum.Mesela, son zamanlarda aklımı kurcalayan Soru; Başıma bir şey gelse Vasi mi atayabilir miyim?Bilindiği üzere vasi; kısıtlının tedavisinden ziyaretçilerine, Banka hesaplarından kasalarına, şirket hisselerini satmaya, genel kurullarda kısıtlı adına oy kullanmaya kadar yetkili oluyor.Avukatımı aradığımda bu soru ile ilk kez karşılaştığını, yasal olarak bir engel olmadığını, gerekçeli bir irade beyanında bulunulabileceğini ancak mahkemenin kabul etme zorunluluğunun olmadığını öğrendim.Burada görüyoruz ki; Aile anayasalarımız ne kadar iyi hazırlanmış olursa olsun, hukukun üstünlüğü karşısında hükümsüz kalabiliyor. Aile anayasaları bir iyi niyet anlaşmasıdır. Sürdürülebilinirlik karşısında yeterli olamayabiliyor.Örnek; Vasi kısıtlı adına genel kurulda oy kullanırken diğer aile bireylerini yönetimden uzaklaştırmak isteyebiliyor. Bir arkadaşımın deyimi ile İşsiz güçlüler kervanına bir kişi daha eklenmiş olabiliyor. Bu karara muhalefet etmenin çok katı şekil ve kuralları var.Bu ve benzer sebeplerden, şirket genel kurullarına avukat ile katılınmasını önemsiyorum.Bazı olasılıkları daha sıralamak istiyorum;
- KATILIMCILARIMIZLA PAYLAŞMAK İSTEDİĞİM ANA MESAJLARIM;Hepimiz aileden gelen varlığı sürdürmek isteriz. Konforuna alışmışızdır. Belli alışkanlıklar edinmişizdir.Ancak unutulmamalıdır ki; Aile şirketleri sadece aile bireyleri için önemli maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılayan bir kaynak değildir. Türkiye ekonomisinin yaklaşık %95’ini aile şirketleri oluşturmaktadır. Tüm şirket paydaşlarına ve içinde yaşadığımız toplum ve de ülkemiz için önemini kavramış olmamız lazımdır. Aile şirketleri emanettir. Bir sorumluluktur.Bin bir zorlukla kurulmuş, hatta yokluklara ve tüm değişkenliğe rağmen hayatta kalmayı başarabilmiş kurumlarımız adına Proaktif olmak ihtiyacı vardır.Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim, saygılar sunarım.